Galatasaray Fuzul oyuncusu Buğra Ergun'dan 3 Aralık Dünya Engelliler Günü mesajı:
İSTANBUL (AA) - CAN ÖCAL - Galatasaray Fuzul Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı oyuncusu Buğra Ergun, engelli bireylere 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dışında da sevgi ve saygı gösterilmesi gerektiğini belirtti.
Buğra Ergun, ayrık omurga sebebiyle doğuştan bacağından engelli bir şekilde dünyaya geldi. Sarı-kırmızılı tekerlekli sandalye basketbol takımının eski başantrenörü Sedat İncesu'nun davetiyle Florya'ya adımını atan Buğra, 14 yaşından beri Galatasaray için mücadele ediyor.
Geçen sezon sarı-kırmızılı ekiple Avrupa Kupası 1 ve Tekerlekli Sandalye Basketbol Süper Ligi şampiyonluğu yaşayan Buğra, ayrıca bu yaz düzenlenen 23 Yaş Altı Dünya Şampiyonası'nda ikinci olan milli takımın kadrosunda bulundu.
- "Çok küçük yaştan beri basketbolu seviyordum"
Buğra Ergun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok küçük yaştan beri bu sporu yaptığını kaydederek, "Eskiden şehre uzak olduğum için antrenmanlara gelme şansım yoktu. Sonrasında sosyal medya üzerinden bu takımın efsanelerinden Sedat İncesu ile iletişime geçtim. O beni antrenmanlara davet etti ve böylece serüvenimiz başladı. Çok küçük yaştan beri basketbolu seviyordum. Çok aktif bir çocuktum ve enerjimi atmam gerekiyordu. Bu bir takım oyunu. Bu sporun bana uygun olduğunu düşündüm çünkü düşmeyi ve kalkmayı severim." ifadelerini kullandı.
Hayatının dönüm noktasının bu spora başlaması olduğunu belirten 19 yaşındaki oyuncu, "Milli takım serüvenim de benim için çok önemli. Zaten Galatasaray gibi bir kulüpte bu spora başladım. Hayatım, tamamen bu sayede şekillendi. Çevrem gelişti, öz güven ve saygı kazandım. Bu spor, hayatımı çok etkiledi." diye konuştu.
Engellilerin harekete geçmesi gerektiğini vurgulayan Buğra, "Bizim gibi gençlerin en büyük şansı ailesidir. Ailelerin de onları teşvik etmesi lazım. Evde oturarak hiçbir şey olmaz. Mazlumu oynamak kolaydır. Evden çıkacağın zaman neler yapacağını bilemezsin. Herkes kendi hikayesini yazıyor. Sen de kendi hikayeni yazabilirsin. Ailelere burada çok iş düşüyor. Ailelerin bizim gibi çocukları desteklemesi lazım." şeklinde görüş belirtti.
Buğra, spor hayatının başlarında birçok zorlukla karşılaştığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Benim evim çok uzaktaydı. Antrenmanlara gelmekte zorlanıyordum. Belediye sponsorluklarıyla antrenmana gidip geliyordum. O kaosu yaşamak zordu. Uzun yoldan gelip antrenman yapmak ve takıma kendini kabul ettirmek stresli geçti. Bu olayları atlattığım zaman saha içini halledeceğimi biliyordum. Bir hikaye yazmak için böyle kaosları yaşamak gerekiyor. Böyle kaoslardan çıkmak önemlidir. İlk defa kaos atlatmadım. Yine atlatacağım. Bir şampiyon bunları yener."
- "Saygı, sevgi ve özen sadece 3 Aralık'ta gösterilmemeli"
Engelli bireylerin sadece 3 Aralık'ta hatırlanmaması gerektiğini aktaran genç sporcu, "Olay sadece 3 Aralık Engelliler Günü'nde bitmiyor. Bizim gibi gençler, zaten topluma karışıyor. Toplumun, bizim gibi insanları daha çok kabul etmesi lazım. Saygı, sevgi ve özen sadece 3 Aralık'ta gösterilmemeli." şeklinde konuştu.
Buğra, tekerlekli sandalye basketbol branşının zor bir spor olduğunu anlatarak, "Biz, çok yüksek kondisyon gerektiren bir spor yapıyoruz. Sandalyeye ve topa aynı anda hakim olmak zorundayız. Çok fazla dur kalk yapıyoruz. Omuz sakatlıkları, çarpışmalar, parmak ve dirsek darbeleri bu sporun içerisinde var." ifadelerini kullandı.
- "Hangi sporu yaparsan yap, ilk önce yıldız olma hedefiniz olsun"
Her engelli bireyin farklı yeteneklere sahip olabileceğini vurgulayan Buğra, "Öncelikle her engelli basketbol oynayacak diye bir şey yok. Herkesin yeteneği farklıdır. Masa tenisi oynayabilirsin veya ok atabilirsin. Hangi sporu yaparsan yap, ilk önce yıldız olma hedefiniz olsun. Çağımız, çok gelişti. Sosyal medya üzerinden bu işin en iyilerine ulaşabiliyorsun. Onları izlemek önemli. Onları taklit etmek önemli. Sonrasında kendini antrenmanlara verdiğin sürece başarı kaçınılmaz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de engellilerin yaptığı spor branşlarının gelişimine değinen Buğra, şunları kaydetti:
"Yavaş yavaş bu branşlar vizyon kazanıyor. İnsanların biraz daha bu konuda kendini geliştirmesi lazım. Sporcular, kendi karakterlerini oturtmalı. Bir engelli branşı olarak değil de bir spor dalı olarak buraya bakılmalı. Bu tür yerlerde daha fazla profesyonellik gerekiyor. Bence maçların daha çok yayımlanması lazım. Bizim maçımıza gelen, bir daha gelmek istiyor. Bazı insanlar da tekerlekli sandalye basketbolunu bilmiyor bile. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi büyük kulüpler bu süreci böyle yönetebilir ama daha alt seviyedeki kulüpler yönetemez. Maddi ve manevi açıdan bunu göz önünde bulundurmamız lazım."
Genç sporcu, son yıllarda tekerlekli sandalye basketbol branşına daha fazla ilgi gösterildiğini belirterek, "Son yıllarda insanlar, bu branşı biraz daha fazla biliyor. Sadece bu branşın biraz daha göz önünde olması lazım. Maçların daha sık yayımlanması lazım. Taraftarların daha çok bu maçları izlemesi lazım." diye konuştu.
Bazı insanların engelli bireylere yönelik ön yargıda bulunduğunu kaydeden Buğra, "İnsanlar, engelli kavramından dolayı bazı şeyleri yapamadığımızı, çabuk incindiğimizi ve kırılgan olduğumuzu düşünüyor. Aslında bu durum tam tersi. Biz hayatta öyle şeylerin üstesinden geldik ki hem karakter hem de fiziksel olarak normal insanlardan daha güçlüyüz. Durumumuzu normalleştirmeleri, bizim için daha iyi." dedi.
Doğuştan engeli olduğunu aktaran Buğra, "Ben, çok aktif bir şekilde büyüdüm. Çok farklı bir bakış açım yoktu. Benim öz güvenim hep yüksekti. İnsanların olaylara bu şekilde bakması lazım ki topluma yeni engelli sporcuları kazandıralım. Biz, sadece 3 Aralık'ta değil, her gün saygı istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Buğra, geçen sezonki Avrupa Kupası 1 ve Tekerlekli Sandalye Basketbol Süper Ligi şampiyonluklarının hayatına çok büyük katkı sağladığını aktararak, "Öncelikle bu tür başarılarla kariyerin çok farklı bir duruma geliyor. 19 yaşındayım. Tekerlekli Sandalye Basketbol Süper Ligi ve Avrupa Kupası 1'de şampiyon oldum. Bu sayede ister istemez bu branş için önemli de bir isim oldum çünkü şampiyonlara her zaman farklı bakılır." değerlendirmesinde bulundu.
Galatasaray'da forma giydiği için çok mutlu olduğunu ifade eden genç sporcu, "Galatasaray, çok büyük bir kulüp. Taraftarıyla, vizyonuyla ve başkanıyla gerçekten burası çok büyük bir kulüp. Ben, 14 yaşında Florya'ya adımımı attım. Aslında burada büyüdüm. Burası benim ikinci ailem. Burada olmak güzel. Galatasaray forması giyiyorsan, her zaman 1-0 öndesindir." şeklinde konuştu.
