dask

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanlık İçin Güçlü Türkiye" programında konuştu: (2)

Gündem (AA) - Anadolu Ajansı | 09.12.2025 - 16:24, Güncelleme: 09.12.2025 - 16:25 35 kez okundu.
 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanlık İçin Güçlü Türkiye" programında konuştu: (2)

- "Bizim ne tarihimizde ne de kültür ve medeniyet kodlarımızda insan hakları konusunda mahcubiyet duyacağımız hiçbir leke yoktur. Tam tersine bugün bize hak ve özgürlük dersi verenlerin hepsinden daha temiz bir sicile, daha kuşatıcı bir zihniyete sahibiz. Bunun altını bugün bir kez daha çizmekte fayda görüyorum. Tarihimizin hiçbir döneminde çiğ süt içmedik. Şükür karnımız da ağrımıyor" - "Ahmet Yesevi'den Yunus Emre'ye, Hazreti Mevlana'dan Hacı Bektaş-ı Veli'ye kadar bu toprakları muhabbetle yoğuran nice gönül sultanımız aynı şekilde öğütleriyle milletimizin tasavvurunu şekillendirmiştir" - "İnancımızda nasıl ilk insan alemin özüyse, bugüne kadar dünyaya gelen her insan nasıl alemin özüyse aynı şekilde kıyamete kadar son insan da alemin özü olarak kıymetlidir, yaratılışı itibarıyla hürmete layıktır"
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim ne tarihimizde ne de kültür ve medeniyet kodlarımızda insan hakları konusunda mahcubiyet duyacağımız hiçbir leke yoktur. Tam tersine bugün bize hak ve özgürlük dersi verenlerin hepsinden daha temiz bir sicile, daha kuşatıcı bir zihniyete sahibiz. Bunun altını bugün bir kez daha çizmekte fayda görüyorum. Tarihimizin hiçbir döneminde çiğ süt içmedik. Şükür karnımız da ağrımıyor." dedi. Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde düzenlenen "İnsanlık İçin Güçlü Türkiye" programında yaptığı konuşmada, tek parti zihniyetinin yanlış uygulamaları bir tarafa bırakılıp milletin tarihine, kültürüne ve inanç değerlerine bakıldığında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde kayıtlı hakların topluma hiç de yabancı olmadığının görüleceğini söyledi. Erdoğan, insana saygı göstermenin, insanın onurunu korumanın, onun yaratılıştan gelen haklarının kullanılmasını temin etmenin sahip olunan medeniyetten tevarüs eden ulvi değerlerden olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam, 1400 yıl önce Veda Hutbesi'nde tüm insanlığa şöyle seslenmişti; 'Ey insanlar, biliniz ki Rabb'iniz birdir. Atanız da birdir. Bütün insanlar Adem'den gelmiş. Adem de topraktan yaratılmıştır. Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap'a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir. Biliniz ki bu şehriniz Mekke, bu gününüz arefe ve bu ayınız Zilhicce nasıl mukaddes ve dokunulmaz ise mallarınız ve canlarınız da aynı şekilde dokunulmazdır. Ey insanlar, kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Sözümü iyi dinleyin ve belleyin.' Bu emir ve tavsiyeler asırlar boyunca siyasi, sosyal ve beşeri hayatında milletimize rehberlik etmiştir. Ahmet Yesevi'den Yunus Emre'ye, Hazreti Mevlana'dan Hacı Bektaş-ı Veli'ye kadar bu toprakları muhabbetle yoğuran nice gönül sultanımız aynı şekilde öğütleriyle milletimizin tasavvurunu şekillendirmiştir." - "Değerler sistemimiz her canlının hakkını gözetmesini emreden dünya görüşü inşa etmiştir" Mevlana'nın "Biz bu dünyada güneş gibiyiz. Herkese can vermeye, tüm insanlar alemine faydalı olmaya gelmişiz. Kalpleri kırılmış, gamlara düşmüş kişilere dost olmaya, onların gamlarını, kederlerini paylaşmaya gelmişiz. Hor görülenleri, toprağa düşenleri, ayaklar altında ezilenleri gül bahçesine getirelim. Onlara neşeler bahşedelim diye bu dünyaya gelmişiz." sözlerini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti: "Divan edebiyatının son büyük şairlerinden Şeyh Galip de Hazreti Mevlana'dan yüzyıllar sonra şu mısralarla seslenmişti: 'Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen. Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen'. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden yüzyıllar önce ortaya konan bu prensipler bizim nasıl bir müktesebata sahip olduğumuzu göstermektedir. Şurası bir gerçek ki bizler alem-i suğra olarak gören alemin özü, yaratılmışların göz bebeği olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız. İnancımızda nasıl ilk insan alemin özüyse, bugüne kadar dünyaya gelen her insan nasıl alemin özüyse aynı şekilde kıyamete kadar son insan da alemin özü olarak kıymetlidir, yaratılışı itibarıyla hürmete layıktır. İnsan merkezli bu değerler sistemimiz, bırakın insanın insana haksızlık etmesini, insanın yaratılan her varlığın, tabiattaki her canlının hakkını gözetmesini emreden bir dünya görüşü inşa etmiştir. Şuraya özellikle dikkatinizi çekiyorum; hayvanlar için hastaneler, bakım ve barınma yerleri, sebillere suluklar inşa eden ecdadın ihtimam gösterdiği canlılardan biri de kuşlar olmuştur. Camilerimizin duvarlarını süsleyen kuş sarayları bunun en güzel timsalidir. 16. yüzyılda İstanbul'da görev yapan Batılı bir sefir bakın hayranlığını nasıl ifade ediyordu. 'Türkiye'de her şey insanileşmiş, her katı yumuşamış, hayvanlar bile.' İnsanı aşıp tüm canlılara hak penceresinden bakan eşsiz bir şefkat, merhamet, saygı ve hoşgörüye dayanan bir tasavvurdan bahsediyoruz." - "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" "Vistül'de Türk atları sulandıkça Lehler rahat eder." sözünün Türklerin farklı inançlara hoşgörüsünü göstermesi bakımından oldukça anlamlı olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Tarih ve kültürümüzün her sayfasında bizim insana bakışımızı anlatan bunlar gibi sayısız örnek, anekdot, deyiş, ibretlik hadiseyle karşılaşıyoruz. Bunun için köklerimize vurgu yaparken, partimizin de hükümetimizin de idare anlayışımızın da pusulası olan Şeyh Edebali'nin 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' tavsiyesini sık sık hatırlatıyorum. Bu hatırlatmanın arka planında işte böyle bir tecrübe, böyle bir birikim ve insana değer veren yüksek bir şuur bulunuyor. Yani bizim ne tarihimizde ne de kültür ve medeniyet kodlarımızda insan hakları konusunda mahcubiyet duyacağımız hiçbir leke yoktur. Tam tersine bugün bize hak ve özgürlük dersi verenlerin hepsinden daha temiz bir sicile, daha kuşatıcı bir zihniyete sahibiz. Biz bunun altını bugün bir kez daha çizmekte fayda görüyorum. Tarihimizin hiçbir döneminde çiğ süt içmedik. Şükür karnımız da ağrımıyor." (Sürecek)
- "Bizim ne tarihimizde ne de kültür ve medeniyet kodlarımızda insan hakları konusunda mahcubiyet duyacağımız hiçbir leke yoktur. Tam tersine bugün bize hak ve özgürlük dersi verenlerin hepsinden daha temiz bir sicile, daha kuşatıcı bir zihniyete sahibiz. Bunun altını bugün bir kez daha çizmekte fayda görüyorum. Tarihimizin hiçbir döneminde çiğ süt içmedik. Şükür karnımız da ağrımıyor" - "Ahmet Yesevi'den Yunus Emre'ye, Hazreti Mevlana'dan Hacı Bektaş-ı Veli'ye kadar bu toprakları muhabbetle yoğuran nice gönül sultanımız aynı şekilde öğütleriyle milletimizin tasavvurunu şekillendirmiştir" - "İnancımızda nasıl ilk insan alemin özüyse, bugüne kadar dünyaya gelen her insan nasıl alemin özüyse aynı şekilde kıyamete kadar son insan da alemin özü olarak kıymetlidir, yaratılışı itibarıyla hürmete layıktır"

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim ne tarihimizde ne de kültür ve medeniyet kodlarımızda insan hakları konusunda mahcubiyet duyacağımız hiçbir leke yoktur. Tam tersine bugün bize hak ve özgürlük dersi verenlerin hepsinden daha temiz bir sicile, daha kuşatıcı bir zihniyete sahibiz. Bunun altını bugün bir kez daha çizmekte fayda görüyorum. Tarihimizin hiçbir döneminde çiğ süt içmedik. Şükür karnımız da ağrımıyor." dedi.

Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde düzenlenen "İnsanlık İçin Güçlü Türkiye" programında yaptığı konuşmada, tek parti zihniyetinin yanlış uygulamaları bir tarafa bırakılıp milletin tarihine, kültürüne ve inanç değerlerine bakıldığında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde kayıtlı hakların topluma hiç de yabancı olmadığının görüleceğini söyledi.

Erdoğan, insana saygı göstermenin, insanın onurunu korumanın, onun yaratılıştan gelen haklarının kullanılmasını temin etmenin sahip olunan medeniyetten tevarüs eden ulvi değerlerden olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam, 1400 yıl önce Veda Hutbesi'nde tüm insanlığa şöyle seslenmişti; 'Ey insanlar, biliniz ki Rabb'iniz birdir. Atanız da birdir. Bütün insanlar Adem'den gelmiş. Adem de topraktan yaratılmıştır. Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap'a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir. Biliniz ki bu şehriniz Mekke, bu gününüz arefe ve bu ayınız Zilhicce nasıl mukaddes ve dokunulmaz ise mallarınız ve canlarınız da aynı şekilde dokunulmazdır. Ey insanlar, kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Sözümü iyi dinleyin ve belleyin.' Bu emir ve tavsiyeler asırlar boyunca siyasi, sosyal ve beşeri hayatında milletimize rehberlik etmiştir. Ahmet Yesevi'den Yunus Emre'ye, Hazreti Mevlana'dan Hacı Bektaş-ı Veli'ye kadar bu toprakları muhabbetle yoğuran nice gönül sultanımız aynı şekilde öğütleriyle milletimizin tasavvurunu şekillendirmiştir."

- "Değerler sistemimiz her canlının hakkını gözetmesini emreden dünya görüşü inşa etmiştir"

Mevlana'nın "Biz bu dünyada güneş gibiyiz. Herkese can vermeye, tüm insanlar alemine faydalı olmaya gelmişiz. Kalpleri kırılmış, gamlara düşmüş kişilere dost olmaya, onların gamlarını, kederlerini paylaşmaya gelmişiz. Hor görülenleri, toprağa düşenleri, ayaklar altında ezilenleri gül bahçesine getirelim. Onlara neşeler bahşedelim diye bu dünyaya gelmişiz." sözlerini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Divan edebiyatının son büyük şairlerinden Şeyh Galip de Hazreti Mevlana'dan yüzyıllar sonra şu mısralarla seslenmişti: 'Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen. Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen'. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden yüzyıllar önce ortaya konan bu prensipler bizim nasıl bir müktesebata sahip olduğumuzu göstermektedir. Şurası bir gerçek ki bizler alem-i suğra olarak gören alemin özü, yaratılmışların göz bebeği olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız. İnancımızda nasıl ilk insan alemin özüyse, bugüne kadar dünyaya gelen her insan nasıl alemin özüyse aynı şekilde kıyamete kadar son insan da alemin özü olarak kıymetlidir, yaratılışı itibarıyla hürmete layıktır. İnsan merkezli bu değerler sistemimiz, bırakın insanın insana haksızlık etmesini, insanın yaratılan her varlığın, tabiattaki her canlının hakkını gözetmesini emreden bir dünya görüşü inşa etmiştir. Şuraya özellikle dikkatinizi çekiyorum; hayvanlar için hastaneler, bakım ve barınma yerleri, sebillere suluklar inşa eden ecdadın ihtimam gösterdiği canlılardan biri de kuşlar olmuştur. Camilerimizin duvarlarını süsleyen kuş sarayları bunun en güzel timsalidir. 16. yüzyılda İstanbul'da görev yapan Batılı bir sefir bakın hayranlığını nasıl ifade ediyordu. 'Türkiye'de her şey insanileşmiş, her katı yumuşamış, hayvanlar bile.' İnsanı aşıp tüm canlılara hak penceresinden bakan eşsiz bir şefkat, merhamet, saygı ve hoşgörüye dayanan bir tasavvurdan bahsediyoruz."

- "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın"

"Vistül'de Türk atları sulandıkça Lehler rahat eder." sözünün Türklerin farklı inançlara hoşgörüsünü göstermesi bakımından oldukça anlamlı olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tarih ve kültürümüzün her sayfasında bizim insana bakışımızı anlatan bunlar gibi sayısız örnek, anekdot, deyiş, ibretlik hadiseyle karşılaşıyoruz. Bunun için köklerimize vurgu yaparken, partimizin de hükümetimizin de idare anlayışımızın da pusulası olan Şeyh Edebali'nin 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' tavsiyesini sık sık hatırlatıyorum. Bu hatırlatmanın arka planında işte böyle bir tecrübe, böyle bir birikim ve insana değer veren yüksek bir şuur bulunuyor. Yani bizim ne tarihimizde ne de kültür ve medeniyet kodlarımızda insan hakları konusunda mahcubiyet duyacağımız hiçbir leke yoktur. Tam tersine bugün bize hak ve özgürlük dersi verenlerin hepsinden daha temiz bir sicile, daha kuşatıcı bir zihniyete sahibiz. Biz bunun altını bugün bir kez daha çizmekte fayda görüyorum. Tarihimizin hiçbir döneminde çiğ süt içmedik. Şükür karnımız da ağrımıyor."

(Sürecek)

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve noktahaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.